Bitik bir gece
Ve solmuş
Bense bu solmuş gecenin karanlığına boyalı
İçimde soylenmeyi bekleyen sözlerimle
Cehenneme ayak diriyorum
Kanımdaki maneviyatın yetersizliği
Gözlerime dikili bir ölüm ardımda hissettiğim
Ve yalnızlığın damarsız yolu
İçine bulandığım günahın kızıl kokusuyum
Tüm bu başımı döndüren şehvet
Ve kanımın arzulu kaygıları
Gecenin kaygan yıldızlarının yalnızlığında
Uzak bir ülkenin masalsı güzelliğine hasret
Tekilliğin başdöndürücü cazibesi
Hayalin bilinmez sınırsızlığı
Günahın çocuklarıyız biz
Her birimiz mahşer yolcusu
Aydınlık gecenin dinsiz incileri
İçlerimizde taşıdığımız kızıl kıyamet
Sonsuzluğun yok edici orgazmının hazzını aldık
Bitişe gidiyoruz adım adım
Bizi ölüme götüren yolu içiyoruz usul usul
Zemin kaygan, ayaklarımızsa ıslak
Bir yalnızlığın kısır döngüsü içlerimizde
Ve bir çocuk sevinci gövdelerimizin boş raflarında
Karanlığa sevdalı ölümlüleriz
Yolculuğumuz uçuruma
Ve bizi geri döndürmeyecek asla zaman
Gün gün yaşlanan bedenlerimiz
Karşı koyamayız asla
Tekilliğin güçsüzlüğü yüreklerimizde
Bizlerle oynayan zamanın caniliği
Gücümüzü içen o karanlık fırtına
Hepsi bir delirme anı saçmalıgından ibaret
Ne yapsak anlamsız
Ne yapsak çaresiz
Ve içine düştüğümüz bu yolda yalnızız
Yenik başladık
Yenilmeye mahkumuz
Ne de olsa
Zamanın kuklalarıyız…
Çekimser damarlarımızda
Hiçliğin izdüşümü…
Ve bitiş düdüğü
Ne de olsa
Zamanın kuklalarıyız
Zarif yenilgen spermlerimizin
Rahimlerinde acı
Bu pis gövdenin
Yaratık karanlığın parçalanmış yüzü
İnanılmaz görüntüler belleklerin izdüşümü
Ne de olsa
Zamanın kuklalarıyız…
Ve biz bir anlamsızlığın
Parçalarıyız
(yaptığımız her eylem tıpkı bu hayat gibi anlamsız…)
25 Ekim 2010 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder